Perge Antalya'nın 18 km doğusunda,Aksu ilçesi sınırları içinde bulunan, bir zamanlar Pamfilya Bölgesine başkentlik yapmış antik bir kenttir. Şehirdeki Akropolisin Tunç çağı döneminde kurulduğu düşünülmektedir.Helenistik dönem boyunca şehir eski dünya içerisindeki en zengin ve güzel şehirler arasında sayılmaktadır.Ayrıca Yunan matematikçi Pergeli Apollonius 'un memleketidir.(Pergeli reis ; 1600 yıllarında keşfedilmiş biri.Çarpmaya ait bir çok buluşu vardır, geometri ile bir çok kitabı vardır.matematiğin koni ilegili buluşları o dönemde yükselmesine neden olmuştur).
Şehrin tarihçesinin başlangıcı tekil olarak değil ancak Pamfilya Bölgesi ile birlikte incelenebilmektedir. Bölge içerisinde tarih öncesi çağa ait mağaralara ve yerleşimlere rastlanmaktadır. Mağaralar içerisinde en tanınmış olanı Karain mağarası (karain mağarası Türkiye’de tanınmış en büyük doğal mağaralardan biriymiş reis) , Karainin komşusu olan Öküzini mağarası, Beldibi, Belbaşı kaya sığınakları ve Bademağacı bölgedeki en tanınmış tarihöncesi yerleşim alanlarıdır. Yerleşim örnekleri göstermektedir ki Pamfilya ovası tarihöncesi çağlardan itibaren yerleşime elverişli ve sevilen bir bölgedir. Perge akropolisinin plato düzleminin tarihöncesi dönemlerden itibaren yerleşim için tercih edilen bir alan olduğu kabul edilmiştir. Wolfram Martini'nin yapmış olduğu Perge akropolisi çalışmaları göstermiştir ki, M.Ö. 4000 veya 3000'den itibaren akropolis platosu yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. Arkeolojik buluntular arasında yer alan Obsidyen ve Çakmaktaşı buluntular Cilalı Taş Devri ve Bakır çağında itibaren Perge’nin yerleşim yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Akropolis araştırmalarında Pamfilya Bölgesindeki ilk tarihöncesi gömü ile de karşılaşılmıştır. Çömlekçilik buluntuları diğer Anadolu buluntuları ile karşılaştırıldığında yalnızca Orta Anadolu örnekleri ile benzerlik göstermektedir.
Büyük İskender'in Şehre Girişi; M.Ö. 334 yılında Büyük İskender Granikos Savaşını kazanınca Küçük Asya’yı Ahamenis imp. yönetiminden kurtarmıştır. Arrian’ın belirtmiş olduğuna göre Pergeliler Büyük İskender ile Pamphylia’ya gelmeden önce Phaselis kentinde bağlantı kurmuşlardır. Makedonya Kralı Ordusunu Trakyalıların Toros üzerinden açmış olduğu yoldan Lykia’dan Pamhylia’ya göndermiş, kendisi yakın komutanları ile kıyı şeridini izleyerek Perge’ye ulaşmıştır. Arrian Perge şehri ile Makedonya ordusu arasında herhangi bir savaştan söz etmediği için, şehir savaşmadan krala kapılarını açmış olmalıdır. Şehir klasik dönemde güçlü bir şehir suru ile korunuyor olmasına karşın, güçlü Makedonya Ordusu ile savaşmak istememiş olmalıydı. Büyük İskender daha sonra Aspendos ve Side’ye doğru ilerlemesine devam eder, Side’ye ulaşınca tekrar Aspendos üzerinden Perge’ye dönmüştür. M.Ö. 334 yılında Nearchos’u Lykia-Pamphylia Eyaletinin Satrabı olarak atar. Daha sonra da M.Ö. 334/333 kışını geçirmek için Gordion’a gider. Nearchos M.Ö. 329/328 yılında Büyük İskender’in Baktrika’daki Zariaspa şehrinde bulunan kampına gitmiştir. Bu tarihten sonra hiçbir Satrabın adından söz edilmez, bu da büyük bir olasılıkla Lykia ve Pamhylia’nın Büyük Phrygia Satraplığına bağlandığını göstermektedir.
Isaurialıların
Saldırıları ;286'da Diokletianus İmparatorluğun doğu
yarısında söz sahibi olacaktır. Diokletianus yapmış olduğu Eyalet düzenlemesi
ile Lycia ve Pamphylia tekil eyalet olmuşlardır. Gotlar daha Gallienus
döneminde Isauria’dan Toroslar üzerinden Kilikia’ya inerek bölgeye egemen
olmuşlar ve İç Anadolu ile karayolu bağlantısını kesmişlerdir. Böylece ticaret
bağlantısı kesintiye uğramıştır. 3. yüzyılın sonunda Pamfilya önemini
kaybetmiştir. İmparator III. Gordinaus doğu gezisine çıktığında
Perge’ye uğramıştır. İmparatorun ziyareti onuruna şehre bir heykeli
dikilmiştir. Yine aynı imparator dönemine tarihlenen Perge’de ele geçen bir
yazıttan Pamfilya’nın tek başına bir eyalet olduğu anlaşılmaktadır. Lycia et
Pamphylia Eyaleti 313 yılına kadar devam etmiş olmalıdır. Aurelius Fabius ilk
kez epigrafik belgelerle kanıtlanmış olan ilk Lykia Eyaleti Valisidir. aurelius
fabius’un valilik süresi 333-337 yılları arasındadır. 313 ve 325 her iki
eyaletin birlikte olduğu tarihtir. Daha sonra iki eyalet birbirinden kesinlikle
ayrılmıştır. 4. yüzyılın ikinci yarısında Isaurialılar Pamfilya’ya saldırmışlardır.
Isaurialılar, Toroslar üzerindeki yolları kapamış ve Pamfilyanın içlerine
ganimet toplamak için akınlar düzenlemişlerdir. Pamfilyalılar Pax Romana ile
uzun yıllar refah içerisinde yaşamış olsalarda, 4. yüzyıldaki kriz yıllarında
ayakta kalmaya çalışmışlar veya yeni savunma sistemleri inşa etmişler ya da
eskilerini onarmışlardır. 368-377 yıllarında Isaurialılar askeri saldırılarını
güçlendirerek yeniden harekete geçmişleridr. 399 ve 405/6 Isaurialıların
Pamfilya’ya saldırıları ve yıkımları çok güçlü olmuştur. Ancak Isauria kralı
Zenon ile Pamfilya’nın tahribatı durdurulmuştur. 5. yüzyılda Pamfilya yeniden
bir gelişim dönemi ve parlak bir devir yaşamıştır.( Pamfamilya bir çok ırkın
bir arada yaşadığı bölgelerden biriymiş.bu yüzden Irkların ülkesi adını
vermişler. O zamandan bu yana ırkçılık fikriyle insanlar bölünüp birbirlerini katlediyor
be. Ayrıca Evliye Çelebi ‘de Familya’ya gelmiştir.)
Dini Tarihi; Pavlus ya da asıl adı ile Saul ve yol arkadaşı Barnabas, Yeni
Ahit'de yazılana göre Perge şehrini iki defa ziyaret etmişlerdir. İlk
ziyaretlerini misyonerlik görevi ve vaaz vermek için yapmışlardır. Buradan
da gemi ile yolculuk etmek üzere 15 km ötesinde bulunan Attalia (Şimdiki
Antalya) şehrine vararak güneydoğu yönünde bulunan Antioch(Antakya)'a
gitmişlerdir.
Yunan
kayıtlarında Perge, 13. yüzyıla kadar Pamfilya Bölgesinin metropolisi olarak
alıntılanmıştır.
Agora ;Şehrin ticari ve politik merkezidir. Ortadaki avlunun etrafında
çepeçevre dükkânlar vardır. Bazı dükkânların tabanı mozaikle kaplıdır.
Sırasıyla dükkânlardan biri agoraya, diğeri ise agorayı çevreleyen sokaklara
açılır. Arazinin eğimine bağlı olarak güney kanattaki dükkânlar iki katlıdır.
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde batı giriş dışındaki ana girişler duvarla
örülerek kapatılmış, kuzey giriş olasılıkla bir şapel olarak
kullanılmıştır. Meydanın ortasında 13,40 m Çapında yuvarlak bir yapısı olan
agora 75.92 x 75.90 m boyutlarındadır.
Sütunlu cadde; Akropol eteğinde çeşme(nympheum) ile yerleşim
arasında uzanır. Ortasında 2 m. genişliğinde bir su kanalı caddeyi ikiye ayırır.Helenistik kapı; Helenistik surun doğuda, batıda ve güneyda olmak üzere üç kapısı vardır. Güneydeki bu kapı, avlulu kapı türüne girmektedir. M.Ö. 2. yüzyıla tarihlenen Helenistik kapı, çağın savunma anlayışına dört katlı iki yuvarlak kuleyle korunan ve oval avlulu bir plana sahip anıtsal bir yapıdır. Kapıda üç evrenin varlığı saptanmıştır. M.S. 121 yılında birtakım değişikliklere uğrayarak şeref avlusu haline getirilmiştir. Bu sırada Helenistik duvarların renkli mermerlerle kaplandığı sütunlu bir cephe mimarisi oluşturulduğu, duvarlara açılan nişlere tanrı ve kentin efsanevi kurucularına ait heykellerin konduğu anlaşılmaktadır.
Güney
Hamamı;Kentin en iyi korunmuş yapılarından biri olan Güney Hamamı,
Pamfilya Bölgesindeki benzerleriyle karşılaştırıldığında büyüklüğü ve
anıtsallığı ile dikkat çeker. Soyunma, soğuk banyo, ılık banyo, sıcak banyo,
beden hareketleri(palaestra) gibi farklı işlevlere ayrılmış mekanlar yan yana
sıralanmış ve hamama gelen kişinin bir mekandan diğerine geçerek hamam
kompleksinden yararlanması sağlanmıştır. Bazı mekanların tabanının altındaki
ısıtma sistemi günümüzde görülebilir. Perge Güney Hamamı, M.S. 1. yüzyıldan 5.
yüzyıla kadar uzanan farklı evrelere ait inşaat, değişiklik ve ekleme
faaliyetlerini yansıtmaktadır.Perge'deki
diğer yapılar, nekropol, surlar, gymnasium, anıtsal çeşme ve kapılardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder