10 Haziran 2020 Çarşamba

2019 FELAKETİ

                                                        PSİKOLOJİM

     Öncelikle bunu sade doğal olarak karşımdakinin beni daha iyi anlaması için yalın bir şekilde askerde yaşadıklarımı ve askerlik bitiminden sonra nelerin değiştiğini yazıya dökmek istiyorum. Okuyacaklarınız tamamen gerçektir diye formaliteden yazacağım zaten okuyunca eksik bile yazmışsın diyeceksiniz.İlk olarak acemi birliğinde başlayan bitik durumumdan  ve bir taraftan da iyi yönünden bahsedeceğim.Askerlik psikolojisine ilk evresi girişte değilde teslim olmadan bir gün önce başladığını anladım. Çünkü genelde nizamiyeden içeri girdiğinde işte o zaman askerlik başlıyor ilk gününden her şeyi özlüyorsun deniliyordu ve halada söyleniyor. O söylentilerin tezini çürütmüş olarak karşınızdayım arkadaşlar. 
  
     Askere gideceğim kesinleşince öyle bir anda çökme isyan etme olmadı tabi zaten belli bir yaşı geçtiğinizden dolayı normal olarak görüyorsunuz artık. Aileden kopma yada arkadaşlarından uzaklaşma hissi de olmadı.Burada en büyük etken normal bir yaşamınızın aniden kısıtlanması ve birilerinin sizi istediği gibi yönetmesi.İşte en büyük zorluk burada başlıyor tabi bitene kadarda böyle sürmeye devam ediyor. İlk iş başı yaptığım vakit her ilden insanları görmem, farklı şiveleri olan , gelir gelmez oraya adapte olup neden rahat değilsin diyen ne bilim yada oraya adapte olmuş sanki doğumundan ölümüne kadar orada yaşayacaklar gibi davranan askerleri görünce işte işte ilk hayatı sorgulama burada psikolojinin ilk bozulma evresi orada başladı.Rutin olarak tamamen bedeniniz ve zihninizi belli zaman dilimine kadar onlara teslim ediyorsunuz ve daha sonra böyle yaşamaya , normal yaşamınıza da taşıyabiliyorsunuz.istediğiniz zaman istediğiniz yere gidemiyorsunuz ne bilim yemek yiyemiyorsunuz ,uyku düzenini ne kadar saçma görseniz de ona uymak zorunda kalıyorsunuz, haftada bir defalığına tabi ki belli zaman diliminde size özgürlüğünüzü verdiğinde bile orada kurallara uymak zorunda kalıyorsunuz. Yani hem bu duygu yaşanmalı hemde yaşanmamalı acısıyla da tatlısıyla da insana çok şey katıyor.
Zaman geçtikçe sıkı dostlar ediniyorsunuz tabi genelde şu ayrım vardı okuyan ve okumayan. Burada ayrımcılık olarak görülmemeli.Nedeni ise hem yaş farkının olması hemde konuşacağın konunu karşı tarafının anlayıp kendince yorumlaması senin psikolojine girip sana ayrı destek olması kesinliklikle çok önemlidir.Burada bir şeye daha değinmek istiyorum yaşamış biri olarak. Biraz sorguladığınızda daha 19 yada 20 yaşında askerden 18 yaşında olan çocuğu bile gördüm kimliği yüzünden.Demem o ki o yaştaki çocuklar belli zaman dilimini korkuyla acıyla geçiriyor ve normal hayatlarında da bazı duyguları bastırılıyor erken yaşta askere gitmesinden dolayı ve bu çalışma hayatlarında  evliliklerinde insanlara karşı davranışlarında büyük etken gösteriyor. Temennim bu sisteme düzen gelmesidir.
   
    Bu son kısım bana ne kattığını yazmak istiyorum.ilk zamanlar olmasa ilerleyen zamanda çok iyi bağ kurduğum arkadaşlarım oldu ve ilk zamanlarda anlaşamadığım arkadaşlarımla daha sıkı oldum ve iyi ki olmuşum.Belli arkadaşlarla bazı şeyler keşfetmiştik. Şuan insanlar ruhunu dinlendirmek için terapi falan görüyor.Bizde kısıtlı hayatımızın ruhumuzun yönetildiği bedenimizin kullanıldığı bazılarının gözünde hayvanlarla aynı düzeyde olduğumuz bir yerde kendi çapımızda ruhumuza iyi gelen bedenimizde ki yorgunluğu alan müzik seansı yapmaya başladık.
 Her akşam tümenimizin üstadı  askerliği makattan yemiş makamcı (dimitri) ve hayattan darbe yemiş farklı hayatı olan perişan olmuş bide müzik zevklerimiz ile uyuşmayan ancak bize bid'at etmek zorunda olan matbaacı ile kahve kovalayıp  (albino seni unutmayacağız) içtimadan sonra herkes yüzü koyun koğuşta yatarken biz geceleri ruhumuzu dinlendirmeye giderdik. Seansımıza başlamadan önce hayal kurup bazen isyan edip bazen hayallerimizden bahsederdik daha sonra ise 1 saat müzik seansımıza başlardık.Seansımız bittikten sonra uyku istikakımızı almaya ahıra giderken nöbet erleriyle dalga geçip üzerken diğer yandan uyumaya gidip 300 metre ilerde aç karınları doyurmak için nefret ile çalışan askerlerin(dik başlılığın bedelini ödediğim için biliyorum ) emeği ile yaptıkları yemek kokularının bize kadar gelmesi ve onları tahmin edip karanlık yoldan yürümeyi özleyeceğim...